Soluk kesici bir ritim, kusursuz bir kurgu...

Serüvenin örgüsü o kadar iyi, karakterleri o kadar gerçek ve diyalogları o kadar doğal ki, gerçek olamayacak kadar şaşırtıcı olaylarla dolu olan bu kitap, hayattan alınmış bir kesit kadar inandırıcı duruyor.

'Tilki Tilki Saat Kaç'ta berbat bir cinayetin ardındaki üç günün öyküsünü anlatan yazar Ercan Akbay'ın 'Kuraldışı Öyküler' ve 'Erkekler Ağlamaz'dan sonra yazdığı son romanındaki olağanüstü anlatımı, gerçekten de yalnızca polisiye tutkunları için değil tüm kitapseverler için mutlaka okunmaya değer nitelikte...
(İstanbul, Mart 2007, ARION Yayınevi)

Ağır ve akışkan metalin kumaş üzerindeki devinimini andıran benzersiz bir 'kriminal kuşak' kurgusu...

Cumartesi gecesi bir barda tanışan erkek ve kadının, nefes kesici aşk öyküsüne karışan berbat bir cinayet...

Emekliliğine merdiven dayamış kurt bir başkomiser, şeytan kadar tehlikeli bir kanun kaçağı, suça karışmış genç ve güzel bir kadın, yalnızca 'karmaşık ve özel' işlere bakan sorunlu bir dedektif ve hayatı kendi arzularına göre modellemekte hiç zorluk çekmeyen bir tarikat şeyhi...

Ölümcül günahların ardına gizlenen ayinlere açılan karanlık kapıdan geçtiğinizde, olağanüstü bir yeraltı serüveninin tam kalbine, sipsivri bir suç aletinin bütün keskinliğiyle gireceksiniz..